Akdeniz Foku bütün dünyada nesli tehlike altında bulunan türler içinde ilk sıralarda yer almaktadır. IUCN (Dünya Doğa Koruma Birliği) tarafından koruma altına alınan 12 canlıdan biri olup, bilim adamlarına göre dünyadaki sayılarının 300-400 civarında olduğu, Türkiye sularında da 50-100 arasında olduğu tahmin edilmekte ve daha çok Ege’de ve Akdeniz’in doğusunda bulunmaktadır.
İri bir deniz memelisi olan Akdeniz fokunun boyu 2-3 metre, ağırlığı 200-300 kilogram arasında değişmektedir. Erginlerin vücudunu 0.5 cm'yi geçmeyen kısa ve sert kıllar kaplar. Su üstünde görüldüğünde en belirgin özellikleri iri kafaları, uzun bıyıkları ve kömür gibi siyah gözleridir. Ergin dişi ile erkekler arasında belirgin bir boy ve kilo farkı yoktur ancak karakteristik renk ayrımları mevcuttur.
Doğduğunda boyu yaklaşık 80-90 cm., ağırlığı yaklaşık 20 kilogramdır. Karın bölgesinde istisnasız görülen bariz bir beyaz leke haricinde tüm vücudu havlu gibi 1-1.5 cm. uzunluğunda parlak siyah kıllarla kaplıdır. Yavru, anne ve babanın da sahip olduğu bıyıklarla doğar. Yaklaşık iki aylıkken kürkünü değiştirmeye başlar ve bir-iki ay içinde uzun siyah kılların yerini kısa ve parlak gri olanlar alır.
Akdeniz foku etobur bir canlıdır. Besininin büyük bir çoğunluğunu dalarak sualtında yakaladığı balıklar, ahtapot ve istakoz gibi canlılar oluşturur. Akdeniz fokları memeli canlılar olduklarından su üstünde ciğerlerine aldıkları havanın içindeki oksijeni kullanarak dibe dalarlar ve sualtında solunum yapmazlar. Akdeniz foku genelde 5-10 dakikalık dalışlar yapar ve nefes almak üzere tekrar yüzeye çıkar.
Akdeniz foku, ürkek ve asosyal bir canlıdır. Ülkemiz kıyılarında da yaşayan doğu Akdeniz bireyleri genelde tek tek dolaşırlar ve nadiren birlikte görülürler. Ergin erkek bireyler genelde bir bölge belirler ve yaşantısını burada sürdürürler. Dişiler erkeğe göre daha gezgin olmakla birlikte, yavrulama döneminde üreme mağarası ve civarını terk etmezler. Genç fok bireyleri ise yetişme dönemlerinde uzak bölgelere gidebilirler.
Dişi Akdeniz foklarının çiftleşmek için uzun mesafeler katederek erkek fokların yanına geldiği ve daha sonra erkeğin bölgesinden ayrıldığı tahmin edilmektedir. Dişi Akdeniz foku 10-11 aylık hamilelik döneminden sonra, her sene ya da 2 senede, bir yavru doğurur. Bu nedenle, Akdeniz foku üreme hızı düşük, yavru sayısı az bir canlıdır. Doğum, insanların uğramadığı (veya ulaşamadığı) ve içinde hava olan bir kıyı mağarasının en ucunda, dalgaların kolay ulaşamayacağı bir çakıl plaj veya kayalık platform üzerinde olur. Anne, yavruyu yaklaşık 4 ay boyunca kendi sütü ile mağara içinde karada emzirir. Akdeniz foku, yavrusunu doğurmak ve büyütmek için mutlaka karaya (ve özellikle kıyı mağaralarına) muhtaçtır.
Akdeniz Foku, Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelerle;
* Akdeniz’in Kirlenmeye Karşı Korunması Sözleşmesi (BARSELONA) Eki Cenova Deklerasyonu,
* Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarının Korunması Sözleşmesi (BERN),
* Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES), korunması gerekli türler listesindedir.
Ayrıca, ülkemizde de;
* 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu
* 3167 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu ile de, ulusal düzeyde koruma altına alınmıştır.
Foklarla ilgili çalışmaları değerlendirmek ve koordinasyonu sağlamak amacıyla Çevre ve Orman Bakanlığı koordinatörlüğünde 1991 yılında ulusal bir komite kurulmuş ve Ulusal Komite, ilk olarak ulusal bir strateji belirlemiş ve bu çerçevede Ulusal Stratejinin uygulama çalışmaları çerçevesinde birinci öncelikli olarak içinde bulunduğu fok popülasyonu ve Foça Belediyesi’nin konuya gösterdiği yakınlık üzerine “Foça’yı pilot bölge olarak seçmiş ve Ulusal Strateji, Foça’dan başlayarak, diğer öncelikli alanlarda da devam ettirilmesi düşünülen“ Akdeniz Foku’nun Türkiye’de Korunabilmesi için Ulusal Koruma Stratejisinin Uygulanması ve Foça Pilot Projesi başlıklı çalışma başlatılmıştır. Proje 1994 yılında tamamlanmıştır.
Bu proje ile Akdeniz Fokunu tehdit eden faktörlerin;
* Yaşam alanlarının (Kıyıların) inşaat ve yol yapımları sonucu yok edilmesi veya bozulması,
* Aşırı ve yasadışı balıkçılık sonucunda balık stoklarının azalması,
* Fokların balıkçılar tarafından kasti olarak öldürülmeleri,
* Fok mağaralarına turistik dalış faaliyetleri sonucu rahatsız edilmeleri,
* Deniz kirliliği (Tanker kazaları, sanayi ve evsel atıklardır) olduğu tespit edilmiştir.
Ulusal Fok Komitesi ve buna bağlı olarak çalışan Teknik Alt Komite vasıtası ile Akdeniz Fokunun korunabilmesi için bazı koruma plan koşulları önerilmekte ve kurumların son görüşleri ile birlikte Akdeniz Fokunun yaşam alanların korunması konusunda çalışmalar sürdürülmektedir